Bir dönem Fethullah Gülen'in en yakınındaki isim olan gazeteci Latif Erdoğan, KPSS hırsızlığı hakkında bilgi sahibi olan bri kişinin kendisine itirafta bulunduğunu söyleyerek bu kişinin aktardıklarını bugün Yeni Şafak'ta yer verilen yazısında anlattı.
İşte yazının ilgili bölümü:
ÇALINAN SORULAR EĞİTİM KAMPINDA DAĞITILDI
"Üç günlük eğitim kampına çağırıldım. Gittim. Girişte, burada olanları ve konuşulanları en yakınlarım dahil hiç kimseyle paylaşmayacağıma dair, talak üzerine yemin etmem istendi. Kabul ettim. İçeriye girdiğimde, benim durumumda daha pek çok adayın olduğunu gördüm. Grup halinde bize, KPSS soruları ve cevapları verildi. Evrakların dışarıya çıkarılması yasaktı. Herkes cevapları iyice bellemek zorundaydı. İmtihanlara girdiğimde, soruların aynen bize verilenler olduğunu gördüm. Yüksek puan tutturarak memurluğa hak kazandım. Ve sonuçta atamam yapıldı, devlete ait bir kurumda göreve başladım.
GÖREVE BAŞLAYINCA VİCDAN AZABINDAN KIVRANMAYA BAŞLADIM!
Fakat, göreve başladığımdan beri çok şiddetli bir vicdan azabıyla kıvranıyorum. Kimyam bozuldu. Sağlığım altüst oldu. Huzurum kalmadı. Eşim, bendeki bu değişikliği gördükçe üzüntüden ne yapacağını bilemez hale geldi. Sorduğu soruları cevapsız bırakmam, hem onu hem de beni her şeyden daha fazla üzüyor. Ancak o da bendeki değişikliğin sınavlardan sonra başladığını farkında. Fakat iyi bir puan almam sebebiyle, üzüntümün asıl kaynağını teşhis edebilmiş değil. Ona açılabilsem belki rahatlayacağım. Ama bu aynı zamanda ondan boşanmış olmayı da göze almış olmam sayılacağından buna asla cesaret edemiyorum.
KEŞKE O SINAVA HİÇ GİRMESEYDİM
Mutlu bir yuvam var. Eşim de devlet okullarından birinde öğretmenlik yapıyor. Aslında özel bir kurumda ben de aynı mesleği icra ediyordum. Keşke yapılan teklifi kabul etmeseydim; ya da bu sınava hiç girmeseydim.
"BEN HIRSIZIM, BENİ CEZALANDIRIN" DİYE BAĞIRASIM GELİYOR
Şimdi, kendimden utanıyorum. Ben böyle bir haksızlığı niçin ve nasıl oldu da yaptım. Eşime ve çocuklarıma yedirdiğim ekmeğin haram olacağı endişesi beni her geçen gün eritiyor, tüketiyor. Bazen, Taksim meydanına gidip, avazım çıktığı kadar "ben hırsızım, beni cezalandırın" diye bağırasım geliyor. Ne ki, eşim ve çocuklarıma böylesi kötü bir anı miras bırakmaktan, onları toplum içinde yere bakar hale getirmekten korkuyor, bu korkuyla feveranlarımı bastırmaya çalışıyorum.
HAKKINI ÇALDIĞIM İNSANLARLA HELALLEŞMEDEN AHİRETE GİTMEK İSTEMİYORUM
Hele, eşimle ve yakın çevremdeki insanlarla sohbet ederken, konunun dönüp dolaşıp sınav sorularının çalınması meselesine gelmesi beni içten içe kahrediyor. Sınav sorularını çalanların ne büyük bir haksızlık yaptıkları, bunun düpedüz bir hırsızlık ve başkalarının haklarını gasp olduğu söylendikçe, hele hak sahipleri içinde nice mağdurların olabileceği dillendirildikçe ve bunlarla helalleşmeden ahiret sorgulamasında kurtuluşun imkansızlığı ifadeye döküldükçe, utancımdan sırılsıklam terliyorum; keşke yer yarılsa da yerin dibine geçsem diye dua ediyorum.."
Genç muhatabım, yüzü sapsarı, dudakları titrek, gözyaşları içinde bana bunları anlatırken, ben mağdurlar çağrışımlarının tufanına tutulmuş gibiydim...
Bu hırsızlardan olan bütün dib personeli ivedi olarak temizlenmelidir...
imtihana büyük umutlarla elinden gelen imkanlarla hazırlanıp bu haksızlığa uğrayıp üç yıldır iş için bekleyen yavrularımızın haklarını kim v erecek ahirette
haklarımızı bu işlerde parmağı olanlardan alacağımıza inanıyorum. umarım bir daha böyle haksızlığa kimse uğramaz.ve hakkı yenilen kişilerin hakları bir şekilde verilir unutulmazlar .c.c büyüktür
diyanettte de varmı?sıkandal.
Paraleller soruları çaldı Diyanet ise kpss sınavı ına girme şartı bile aramadan beleş kadro verdi vekil ve fahrilere hepiniz aynı suçuişlediniz .Hesap günü işiniz çetin